Sıkıntılı günler geçirdiğimiz aşikar. Canımızında aynı şekilde. Böyle bi ortamda şu galibiyetin adı yok gerçekten. Maçın haftasında olanlardan sonra böyle bir futbol ancak yüzünü güldürürdü , bu yıl hiç yüzü gülmeyen taraftarın.
Maça bir gazla başladık. Çok iyidi gerçekten. İlerde topa basan, pasla çıkmaya çalışan bi takım 1görüntüsü veriyorduk ki savunmada Bekir'in yine gelişi güzel şişirdiği top yüzünden 1 dakika baskı yedik ve H.Ali'nin ters kademede kaldığı pozisyonda yan toptan golude yedik. Yobo olmadığı zaman göbekte sıkıntı çekiyoruz. Daha Serdar'da gelecek oraya. Umarım gelir artık.
Avrupada bu kadar kötüyken heleki geriyede düşmüşken birde Fenerbahçenin oynayacağı top insanların gözünün önüne gelince çokta umut yoktu. Ama onlar unutturmuştu bide yanılmışız '' Bir yerde Fenerbahçe varsa orada umutta vardır '' . Hiç beklenmedik birşey oldu ve Fenerbahçe oyundan kopmadı. Çoğu kez eleştirdiğim Baroni'nin golu arkasından Meireles'in fuzesi bi anda her şey değişti.
Avrupada bu kadar kötüyken heleki geriyede düşmüşken birde Fenerbahçenin oynayacağı top insanların gözünün önüne gelince çokta umut yoktu. Ama onlar unutturmuştu bide yanılmışız '' Bir yerde Fenerbahçe varsa orada umutta vardır '' . Hiç beklenmedik birşey oldu ve Fenerbahçe oyundan kopmadı. Çoğu kez eleştirdiğim Baroni'nin golu arkasından Meireles'in fuzesi bi anda her şey değişti.
Fenerbahçe gol yemesine rağmen önde basmış , yılmamış , mücadele etmiş ve 2 tane gol bulmuş. İşin açıkcas sürekli karamsar düşünmeye iten bu takım ikinci yarı yine şaşırttı. İkinci yarının sadece bi 25-30 dakikasını kabullendi, geride bekledi ve en önemlisi bu sürede sadece iki pozisyon verdi kalesinde. Bu bölümlerde yine sağ taraftan Mehmet Topal'ın usta işi bir savunmanın arkasına bıraktığı topta hiç bekletmeden Caner'in içeriye kestiği topta Kuyt'un golcu vuruşuyla bi anda skor 3-1'e geldi. Tam rahatladık demişken bir kaç dakika sonra Bourissia'nın bi kanat organizasyonunda göbekte De Camargo çok rahat vurdu ve tekrar ecel terleri dökmeye başladık. Egemen ve Bekir'in uyumu diye bişey yok, söz konusu bile olamaz. Yan toplardada yoklar göbek akınlarındada yoklar, hiç bir şekilde yoklar.Ama o akşam Fenerbahçe yine şaşırttı bizleri ve sazı eline aldı. Biraz geç olduğunu düşünsemde Krasiç değişikliği takımı rahatlattı. İlerde top tuttuk ve Bourissia'ya hucüm şansı tanımadık. Dakika 87'de Gökhan ileride topa bastı ve kaptı, Krasiç topu Kuyt'a attı oda içeri çevirdiği topta gecenin yıldızı Baroni son noktayı koydu.
Deplasmanda puan alamazsak şaşırmam dediğim bi gruptan Borussia Mönchengladbach gibi bi rakibi 4-2 deplasmanda yenmek. Uzun zamandır görememiştik. Fenerbahçe bir maçın 60 dakikasına hükmetmiş olması, en son ne zaman oldu böyle bir durum cidden hatırlamıyorum. Chelsea maçından sonrada geri düşüpte kazandığımız başka baç yoktu. Gerçi o maçtan sonra doğru dürüst kazandığımız bir Avrupa maçıda yoktu ama bu artık bi başlangıç olsun. Maçtan önceki düşüncemde o yönde . Eğer Beşiktaş maçından 3 puan alınırsa bu takım bu gazla daha çok yol gider. Umarımda öyle olur lâkin gülmeyi unutan yüzlerimizin gülmeye ve akşamında rahat uyumaya çok ihtiyacı var.
Oyuncuıları tek tek söyleyip puanlamanın alemi yok. Sevdiğimiz Barış Manço abimizin tabiriyle hepsine '' 10 puan, 10 puan , 10 puan '' .