13 Aralık 2012 Perşembe

Guard + Pivot + Bir miktar ruh


Benim Fenerbahçe basket takımını takip ettiğimden bu yana gördüğüm en büyük hedefti 100. yıldaki şampiyonluk hedefi netekim gelen şampiyonluklar, koyulan hedefler, ligi domine eden bir Fenerbahçe Ülker. Genç oyuncular, yabancı oyuncular, yerliler.. Çok iyi harmanlanmış bir ekip. Gerçekten uzun sürede öyle gidiyordu tâki Mrsa, İbo, Mirsad'ın bırakması, Ömer ve Semih gibi yerli uzunların takımı bırakana kadar. Son  Nevan Spahija ile kazanılan itekaka şampiyonluk gözümüzü açmayacak, yanlış tercihler sinsilesi arka arkaya gelecekti. 
Geçen sezon bas bas '' RUH '' diye bağırdığımu hatırlıyorum. Bu sezon daha farklı olacağına inandık. Gerçekten kendine inandığım ki hâlâ daha inanıyorum Simone Pianigiani hamlesiyle çok iyi işler yaparız diye umud ediyorduk ama yine ters giden bir şeyler var. 
Bilmiyorum ama sezon başında hepimiz F4 diyorduk, demeyen var mı ? İsimlere fazlasıyla kandık. Gelen isimler gerçekten çok iyi ama fazlasıyla doymuş isimler. Bo'yu hepsinden ayrı tutuyorum ama onun haricindeki yabancılardan hâlâ bişeyler bekliyor olmak benim canımı sıkıyor. Batiste, Anderesen, Sato çok çok iyi isimler olabilir ama tutmadı abi yapacak bir şey yok. Heleki Bremer diye bi arkadaş var onu hiç söylemiyorum bile. Yola belliki bu isimlerin bir çoğuyla devam edilecek ama kesinlikle bir playmaker + pota altını karartacak bir uzun. 
Guard pozisyonu değil sadece oyunun geneli Bo'nun üstüne kalmış. Onun olmadığı anlarda bariz bocalıyoruz. Sene başında Bremer kumarı değilde Papaloukas ismini alsaydık şuanki konumdan bir iki vites ileri olacağımızı iddia ediyorum. Pota altında ise kaçak dövüşen bir Andersen, hâlâ form tutmasını beklediğimiz Batiste var. İlkan harici pota altında caydırıcı bi isim yok hâlâ. Oğuz ve Batiste size olarak pota altını kapatıyor ama sadece o kadar fazlası yok. Heleki birde ribaund mevzusu varki onu hiç demiyorum. 4 numara savunması hak getire.
O kadar eksik varki yazarsam ucu bucağı olmayan mesnevi taında olacak. Bizden fazla haketmiş olsalarda Cantuyu yenmek gerek. Umarım yenerizde yine bir umut Sato,Andersen,Batiste ve Bremerden F4 dileniriz.


Adam olacak çocuk


Şimdi Brezilya soğuk değildir,belki de hiç olmamiştir.Ama sen yine de hep sıkı giyin kaptan vedalar soğuk olurmuş çünku.


1 . Ekim . 2012

Gönünllerde taht kurması için dün akşam gol atmasına gerek yoktu o zaten şu cümlelerde gönlümüzden kombinesini almıştı Recep.
Bursaspor'u yendiğimiz kupa finalindeki gollerin hiç birine Recep'in goüne sevindiğimin yarısı kadar sevinmedim. Eminim herkes en az Recep kadarda sevinmiştir. Gol orucuna giren golcünün gol orucunu bozmasındaki sevinç, 90+ da gelen galibiyet sevinçler yanına yaklaşamaz sevincimin.O bizim geleceğimiz,Tsubasa Recebimiz, çok daha iyi yerlere gelecek şüphesiz, güzel günler görecek, güneşli günler..
Rahmetli Barış Manço abimizin dediği gibi '' İşte bu adam olacak çocuk, aferin be çocuk. 10 puan, 10 puan , 10 puan ''



10 Aralık 2012 Pazartesi

26 Kasım 2012 Pazartesi

Kadıköy Oto Sanayi


Bana lan deme lan..
Kadiköy oto sanayi. Devamını 4 gözle bekliyoruz..

SOWaşata


Bundan sonra senin adın SOW'aşata.. Çok güzel adamsın be bro, sen hep bizimle kal..

22 Kasım 2012 Perşembe

21 Kasım 2012 Çarşamba

Kocaman bir özür..


Birlik günü bugün ise, benden KOCAMAN bir özür hocam..

Bana lan deme lan

Pardon filmi tartışmasız hayatımda izlediğim en iyi 5 Türk filminden bir tanesidir. Ferhan Şensoy abimizin gerçek bir hikayeden uyarladığı filmi bilmeyen yoktur heralde. Dillere pelesenk bir çok repliği benim hafızamda, eminim sizinde öyledir..

Çok güzel bir hafta sonu olabilirdi ama hepimizin sinir harbi yaşadığı bi cumartesi günü oldu. Oynanan futbol hiç konuşulmadı neredeyse. Malum mevzu gerçekten çok can sıktı. Caner, benim çok beğendiğim tam bi açık futbolcusu. Ben açık oyuncusunun böyle savruk olanını severim. Tuncay kanat değildi ama Daum sayesinde solda oynuyordu. Tuncay'a benzetiyorum Caner'i ama Caner biraz mimlenmiş sanki. Adı çıkmış 9'a inmez 8'e hesabı. Tamam vukuatlı bi topçu olabilir ama bu kadarı harbi can sıkıyor. Çok canımızı yakmışlığı olabilir eyvallah hani bişey yapsa yine kızarızda yapmadığı bişey için.. Geçen sene Aykut Hocanın da dediği gibi Fırat Aydunus'un ayrı bi garezi var Caner'e net. Geçen senede aynısı olmuştu ama bu sefer hiç bir günahı yok be abicim. Küfür etsede anlarımda '' lan '' demiş güya ki onuda Veysel demiş. Fırat Aydınus'u çok beğenirdim lâkin artık gözümde bir gram değeri yok bu saatten sonra. Keşke küfür etseymiş Caner en azından gam yemezdik.

Sahadaki mücadele, Sow'un yine jeneriklik golu, Volkan'ın kalede devleşmesi falan çok havada kaldı. 11 kişi bile 1 puan iyi diyebileceğimiz deplasmandan 10 kişi puan çıkarmak. Hepsine helal olsun lâkin insanın ciğeri soğumuyor. Cumartesi gecesinin özeti '' Veysel Sarı , Caner Kırmızı ''

Bana lan deme lan.. Bana lan dedi diye enişteyi bıçakladım ben..

6 Ekim 2012 Cumartesi

Koçum Benim..

 
Sıkıntılı günler geçirdiğimiz aşikar. Canımızında aynı şekilde. Böyle bi ortamda şu galibiyetin adı yok gerçekten. Maçın haftasında olanlardan sonra böyle bir futbol ancak yüzünü güldürürdü , bu yıl hiç yüzü gülmeyen taraftarın.
 
 
Maça bir gazla başladık. Çok iyidi gerçekten. İlerde topa basan, pasla çıkmaya çalışan bi takım 1görüntüsü veriyorduk ki savunmada Bekir'in yine gelişi güzel şişirdiği top yüzünden 1 dakika baskı yedik ve H.Ali'nin ters kademede kaldığı pozisyonda yan toptan golude yedik. Yobo olmadığı zaman göbekte sıkıntı çekiyoruz. Daha Serdar'da gelecek oraya. Umarım gelir artık.
Avrupada bu kadar kötüyken heleki geriyede düşmüşken birde Fenerbahçenin oynayacağı top insanların gözünün önüne gelince çokta umut yoktu. Ama onlar unutturmuştu bide yanılmışız '' Bir yerde Fenerbahçe varsa orada umutta vardır '' . Hiç beklenmedik birşey oldu ve Fenerbahçe oyundan kopmadı. Çoğu kez eleştirdiğim Baroni'nin golu arkasından Meireles'in fuzesi bi anda her şey değişti.
 
 
Fenerbahçe gol yemesine rağmen önde basmış , yılmamış , mücadele etmiş ve 2 tane gol bulmuş. İşin açıkcas sürekli karamsar düşünmeye iten bu takım ikinci yarı yine şaşırttı. İkinci yarının sadece bi 25-30 dakikasını kabullendi, geride bekledi ve en önemlisi bu sürede sadece iki pozisyon verdi kalesinde. Bu bölümlerde yine sağ taraftan Mehmet Topal'ın usta işi bir savunmanın arkasına bıraktığı topta hiç bekletmeden Caner'in içeriye kestiği topta Kuyt'un golcu vuruşuyla bi anda skor 3-1'e geldi. Tam rahatladık demişken bir kaç dakika sonra Bourissia'nın bi kanat organizasyonunda göbekte De Camargo çok rahat vurdu ve tekrar ecel terleri dökmeye başladık. Egemen ve Bekir'in uyumu diye bişey yok, söz konusu bile olamaz. Yan toplardada yoklar göbek akınlarındada yoklar, hiç bir şekilde yoklar.Ama o akşam Fenerbahçe yine şaşırttı bizleri ve sazı eline aldı. Biraz geç olduğunu düşünsemde Krasiç değişikliği takımı rahatlattı. İlerde top tuttuk ve Bourissia'ya hucüm şansı tanımadık. Dakika 87'de Gökhan ileride topa bastı ve kaptı, Krasiç topu Kuyt'a attı oda içeri çevirdiği topta gecenin yıldızı Baroni son noktayı koydu.  
 
Deplasmanda puan alamazsak şaşırmam dediğim bi gruptan Borussia Mönchengladbach gibi bi rakibi 4-2 deplasmanda yenmek. Uzun zamandır görememiştik. Fenerbahçe bir maçın 60 dakikasına hükmetmiş olması, en son ne zaman oldu böyle bir durum cidden hatırlamıyorum. Chelsea maçından sonrada geri düşüpte kazandığımız başka baç yoktu. Gerçi o maçtan sonra doğru dürüst kazandığımız bir Avrupa maçıda yoktu ama bu artık bi başlangıç olsun.  Maçtan önceki düşüncemde o yönde . Eğer Beşiktaş maçından 3 puan alınırsa bu takım bu gazla daha çok yol gider. Umarımda öyle olur lâkin gülmeyi unutan yüzlerimizin gülmeye ve akşamında rahat uyumaya çok ihtiyacı var.
 
Oyuncuıları tek tek söyleyip puanlamanın alemi yok. Sevdiğimiz Barış Manço abimizin tabiriyle hepsine '' 10 puan, 10 puan , 10 puan '' .

2 Ekim 2012 Salı

Hakkını Fenerbahçeliliğimize helal et KAPTAN..


2004-2005 sezonu... 44 maçta 19 asist yaptı. 8 sarı kart gördü.

2005-2006 sezonu... 43 maçta 20 gol attı, 24 asist yaptı. 7 sarı, 1 kırmızı gördü.

2006-2007 sezonu... 47 maçta 20 gol attı, 15 asist yaptı. 6 sarı gördü.

2007-2008 sezonu... 43 maçta 18 gol attı, 18 asist yaptı. 9 sarı gördü.

2008-2009 sezonu... 40 maçta 17 gol attı, 16 asist yaptı. 4 sarı gördü.

2009-2010 sezonu... 43 maçta 21 gol attı, 13 asist yaptı. 6 sarı, 1 kırmızı gördü.

2010-2011 sezonu... 38 maçta 28 gol attı, 15 asist yaptı. 3 sarı gördü.

2011-2012 sezonu... 36 maçta 17 gol attı, 11 asist yaptı. 6 sarı, 1 kırmızı gördü.

2012-2013 sezonu... 10 maçta 2 gol attı, 2 asist yaptı. 3 sarı gördü.

Toplamda... 344 maçta 28 bin 814 dakika oynadı. 171 gol attı, 133 asist yaptı. 52 sarı, 3 kırmızı kart.

Avrupa’da hiç bir şey yapmadı diyorlar! 61 maçta 5 bin 215 dakika oynadı. 15 gol attı, 20 asist yaptı. 

Lig Tarihi’nde en çok gol atan yabancı futbolcu (136 gol)

Daha bir sürü istatistik var aslında ama o istatistikler gönlümüzde yani yazmaz öyle her yerde. Bunları yaptı diye efsane olabilir sadece ama mesele bu değil. Alex 20 yaşındaki bir delikanlının gençliğiydi. Alex 15 yaşındaki bir çocuğun belkide babasından sonraki en büyük kahramanıydı. Alex bizim ruhlarımızın sahada vuku bulmuş haliydi. Alex bizim herşeyimizdi.

1 gün oldu tamı tamına 1 gün. Büyük kaptanın ismini Fenerbahçenin sitesinden sileli tam 1 gün. Çok zor yahu. Biz o sakatken bile hani bi daha oynar diye düşünerekten kadrolar yazardık bi umut ama artık oda yok. Artık yazamayacağız. Bunu bizden alanlara, bize bunları yapanlara yazıklar olsun.

Alex gider, gidecektide zaten ama bu takımın en büyük efsanelerinden birine amiyane tabirle arkasına teneke bağlayıp yollamakta neyin nesidir ? Örnek olarak söylüyorum, şimdi bir çok taraftarın bile yeri geldiğinde çok tepkisini çeken Ümit Özat'ı omuzlarda uğurladık. Bu Alex , Alex.. Ona yapılacak vedaya zaten hazır değildikte bari böyle bitmeseydi hikayenin sonu.

Geldiği ilk günü hatırladım yahu şimdi. Brezilya milli takımında kaptanlık yapmış adam geldi.Çukublu 20 numarada yakışmıştı cidden. Arkasına isim yazdırdığım ilk formamın sahibi. Ama o zamana kadar çoktan kaptanlık pazubandını takmıştı '' 10 '' numara '' Alex '' yazıyodu arkasında. Bundan sonra tüm formalarımın sırtındada o yazacak. Biliyorum bi çoğumuz ağladık dün akşam. Bizden biri gitti, hemde hiç haketmediği bi şekilde.

Kaptan sen borcunu ödedin çubukluya ama bizim borcumuz var sana ödeyemediğimiz.Daianne yenge sende hakkını helal et. Çok sevdiğim bi dostum yazmış duygularımıza tercuman olmuş '' 
İyi bak kaptanımıza Daianne Yenge. Felipe ilk okula başlayınca haber et, atlar geliriz okulun ilk gününe. Kızlar oradaki okullarında İstiklal marşını yine okumaya devam etsinler. Mezuniyetlerine de geliriz. Helal edin hakkınızı. Unutmayın bizi sakın Coritiba'da olur mu? ''

ve 10 numaralı adam gitti. 11'e almadılar , kadro dışarı bıraktılar, hakettiği gibi uğurlamadılar. Bak oğlum buda onun heykeli...

1 Ekim 2012 Pazartesi

Bitmeyen senfoni '' 3 Temmuız ''



İhtilâller önce kendi çocuklarını yer derlerya çok doğru bi laf. İşin kötüsü artık birbirimizide yemeye başladık. Durum vahim demeye gerek yok heralde. Hani diyecek o kadar çok şeyde var aslında bildiğin aforizma yazabilirim şuan o kadar doldu bu insanlar çünkü..

Başkanımız çok  büyük bi başkan . Tesisleştikçe tesisleştik efendime söyliyim Avrupada adı geçen takımlardan biri olduk sonracıma Feneriumlar , FB kartlar, zartlar zurtlar . Daha neler neler. Şimdi bide banka yapılacakmış, öyle diyolla . Çok klişe ama bize bankadan önce bi hastane lazım çünkü kanser etti bizi bu Fener. Şimdi hiç birimiz gidip parayı bankaya yatıracak değiliz. Varımızı yoğumuzu feneriuma , taraftar kart'a , dergilere , deplasman yollarına derken hepsini direk kulübün kasasına koyuyoruz yani. O yüzden bize banka değil hastane lazım başkan..

Neyse onlar mühim değilde bi 3 temmuz varki eyvaaaah.. Belkide hayatında maça gitmemiş, bilet kuyruğunda beklememiş, deplasman çilesi çekmemiş adamlar var bunlar kalkmış 3 temmuz kahramanı olmuş. Fenerbahçe o kadar büyük ki harbiden burdan rant sağlamış o insanlar ve bilgisayar başında birer 3 temmuz kahramanı olmuşlar. Adama '' Abi dün Fenerbahçe çok kötü top oynadı '' diyosun adam diyoki '' Ben biat etmedim. 3 temmuz varya 3 temmuz... '' Eminimki en çok zararıda onlar veriyordur bu sürece. Artık bu süreçte demek istemiyorum gına geldi.


3 Temmuz harbiden ihtilâl ise tam kayıp vermeden atlatılıyordu ki ihtilâl işte o gün kendi çocuklarından kayıp vermeye başladı. 3 Temmuzcular , Azizciler , Aykutçular , Alexçiler... Ne 3 temmuzmuş arkadaş ? Dünya geldi yıkamadıda şu kibir mahvetti bizi malesef. Kusura bakmayın başkanlar, yöneticiler, hocalar , bu taraftar sizden daha iyi yönetiyodu krizi. Hayır bilmiyosanız söyleyin ona göre davranalım lâkin sonu güzel bitmeyen bi hikayeye dönüyor iş. Tamam medya suçlu eyvAllah ama şu içinizdeki 3 temmuz kahramanlarını bi adım öne alında görelim. Görelim o babayiğitler. Asarım keserim delikanlıları nerdesiniz ? 

Kusura bakmayında günah keçisi ilân ettiğiniz adam ben ve benim jenerasyonumdaki tüm Fenerlilerin çocuklarına anlatacağı hikayenin baş kahramanına böyle veda böyle kötü son. Hiç birinizin hakkı yok benim çocuğuma kötü masal anlattırmaya. Gücünüzde yetmez emin olun...

13 Eylül 2012 Perşembe

el comandante #10

    Kazanılmamış zaferlerimiz, kupalarımız var daha. Kahramanlar hikayeyi yarım bırakmaz, kaptanlar gemiyi terketmez. Sende gitmeyeceksin biliyoruz..Adam vur üstümüze alalım Kaptan(: Daha nice sarı-laci senelere #FelizAniversárioALEXDESOUZA

Efsaneler Ölmez



Taçsız Kral Metin Oktay'ı vefatının 21. yıl dönümünde rahmetle ve saygıyla anıyoruz. #respect

6 Eylül 2012 Perşembe

Ribaund'u icat eden adam


   Yalan yok son sene Ömer'le birlikte hatrına maç izlediğim adamdır Mirsad. Adamın dibi tabirine cuk diye oturur. Yüreğiyle oynar, oyuna karakter koyar. Yaşına inatla gençlere '' İşte bakın bu oyun böyle oynanır '' dedi son maçlarında. Son sene sakatlıklar yakasını bırakmamış olsada yine geldi son görevini yaptı ve bir kez daha gönlümüzde taht kurdu ribaund canavarı.

   İstatistik muhabbetlerine hiç girmiyorum. Bilen biliyor Mirsad, avrupada 1 numaradır. Kariyeri falan tartışmaya bile gerek yok. Bu yazıyı yazma sebebim bana basketbolu sevdiren, izlememe neden olan yüreklerin bir bir formasını sırtından çıkarmasıdır. Mrsa , İbo , Ömer , Mirsad bana basketbolu sevdiren insanlar hepsi birer birer emekli oluyor, içim cız ediyor . Yine çubuklu uğruna ter dökecek olması ciğerimi biraz olsun soğutsada onu bu parkelerde '' 6 '' numaralı formasıyla göremiyecek olmak koyuyo be abi.

   Son olarak vefasını gösterip formasını salona asma fikrini ayakta alkışlıyorum. Harbi gönülden alkışlıyorum ama diyecek bi lafım daha var. O vefayı Mrsıç'e İbo'ya da gösterin. Onların formalarıda bunu hakediyor.
Seviyoruz seni Ribaund Canavarı..

5 Eylül 2012 Çarşamba

HAK yiyen...

   Abi yazık oldu verdiğimiz paralara. O kadar para eder mi bu adam vs. vs.  Size bişe söyleyeyim mi ? Hasan Ali , kötü topçu değil abicim. Haksızlık etmeyin. Bu gözler sol bekte Ali Akdenizler, İsmail Güldürenler ( çok oynayamadı gerçi ) Celiller, Petkovlar, Fabianolar  geldi. Biz bu adamlara eyvAllah demiş insanlarız. Bunların üstüne Hasan Ali gelseydi  Carlos gelmiş etkisi yapardı ki zaten oda geldi bize öylede bi durum var.

   Carlos demişken Hasan Ali'nin beğenilmemesinin , burun kıvırılmasının bir diğer nedenidir Carlos. Ha birde A. Santos var tabi. Babacım bizim çıtayı bu iki adam öyle yükselti ki bu saatten sonra kim gelse burun kıvırcaz yani açık ve net. Sol bek dediğin vakit dünyada ilk akla gelen adam oynadı o solda. Santos'ta az buz bi adam değildi yani. Bi sezonda 8-10 gol atan bi bekten bahsediyoruz. Hucümda muazzam bi yetenek, öyleki savunmadaki hataları görmezden geliyoduk yani öylede bi adamdı. E bunların üstüne Ziegler geldi, hani o da vasat kaldı bu isimlerin yanında fakat adamın dibi kontejanından kendine kombine aldı bu gönüllere o ayrı tabi .

   Abi lafın özü Hasan Ali kötü topçu değil bence. Bizim çıta çok yüksek. Zaten işlemeyen bi düzende günah keçisi ilan etmeyelim insanları. Belki göreceğimiz güzel günleri vardı onunda. Kimsenin HAK'kını gasp etmeyin. HAK yiyen ... yesin  . Biraz sabır, biraz insaf abiler yapmayın..

Es-Es'ten Cennet'e...



Ediz Bahtiyaroğlu #2
Edis Bahtijarevic..Ediz Bahtiyaroğlu..Bosnalı kardeşimiz. Hakk'ın yolunda yürü inşallah...

4 Eylül 2012 Salı

Akın Akın Anadolu...

Çoook çok eskiden böyle bi yazı okumuştum ve çoook çok eskiden böyle bi yazı dizisine niyetlendiydim. Nasip şimdide niyetlendim. Niyetimiz hayrolsun. 

   İlk olarak size kariyeri başarılarla dolu olmasına rağmen Türkiyede deyim yerindeyse topa vurmadan ayrılan İbrahim Ba'yı anlatmak isterim

    Ibrahim Ba 12 Ocak 1973 - Dakar doğumludur. Senegal asıllı Fransız futbolcu Orta saha ve forvet pozisyonlarında oynayan oyuncu 2004/2005 sezonunda Çaykur Rizespor'a da transfer olmuştu.

    Senegal'de doğan İbrahim Ba, ailesinin küçük yaştayken Fransa'ya taşınması ile çifte vatandaş statüsünü almış ve Fransa Milli Futbol Takımı'nı tercih etmiştir. 1990'ların sonunda 8 kez milli takıma seçilmiş ve bu maçlarda 2 gol atmıştır.

   Kariyerinde Milan , Bordo , Marsilya gibi büyük külüplerdede oynamıştır. Türkiyeye gelen en kariyerli oyuncular arasında yerini alan İbrahim Ba aynı başarıları gösterememiştir. Kariyeri 2. Milan serüveni ve Bolton'dan sonra çok büyük bir düşüşe geçmiştir. Rıza Çalımbay döneminde Ç.Rizespor'a gelmiş ama hiç izleme fırsatı bulamadık. Aşırı kilolarından dolayı oynamadığı hala rivayet olarak ortalarda dolaşmakta :) .

   Burada hiç oynamasada ( Bir kaç dk. oynadığıda ayrı bir rivayettir) onu Rizespor adı altında görmek bile yetmiştir bize. Keşke bir kere izleyebilseydik. Hani kariyer bakımından 3 büyük kulüplerin bile imrenerek baktığı bi transferdir lâkin gerçek anlamdada bir fiyasko olduğu aşikâr. Aylarca bekledik ama bi izleyemedik efsaneyi. Hiç oynamadan efsane olan kaç tane adam vardır dünya üzerinde bilmiyorum (:  İbrahim Ba Rizeden sonrada bi kaç kere daha futbolda denedi kendini ama o eski Ba'yı izlettiremedi.

   Benim en son bildiğin bu Ba'ya Milan vefasını gösterip takıma geri almıştı.Kendisine maddi manevi yardımda bulunduğu bir başka rivayettir. Ağzımıza çalınan bi parmak baldır kendisi . En azından öyle inandıralım kendimizi. İbrahim Ba tatlı bir hatıra olarak kalacaktır bu gönüllerde.

Sonunda aldık nefes - Raul Meireles

 
  Güne güzel başlamak yatağın kalktığın yeriyle doğru orantılı olsa gerek. Her ne kadar hasta olsamda yinede güne alınmamış bi ortasahaya lanet ederek başlamadım , onada şükür.

  Bana tercih hakkı sunsalar heralde bende Meireles'i seçip alırdım heralde şu piyasada. Çok sevdiğim bi topçu cidden. Kilişe tabirler ile oyunu iki yönlü oynayan, dinamik, hırslı vs. vs.
  En büyük hayıflandığım nokta ise Meireles gibi bi adamı Emre'nin yanında izleyememek. Gerçekten aldığımız büyük bi topçu lakin bide bu adamı Emre'nin yanında izlemek vardıya neyse. Hani demiyim demiyim diyorumda aga Emre bedavaya gitti . Yerine iki adam aldın 15 M Euro bonservis bedeli verdin. Kötü bi transfer politikasıda neyse. İnsanın üzüldüğü tek nokta daha iyisi olabilecekken neden böyle oldu.
  Meireles hoşgeldin bro. Kötü günlerin ardından azda olsa bi su serptin yüreklere. Son olarak:
Sabah verir heves
Aksam icer efes
Sonunda aldik nefes 
Raul meireles Raul meireles (: